Sinema, Listeler, Kültür, Tarih ve Fazlası
The Shawshank Redemption (Esaretin Bedeli) İncelemesi
Stephen King’in “Rita Hayworth and Shawshank Redemption” adlı kısa romanının beyaz perde uyarlaması, 2 saat 22 dakika süren “The Shawshank Redemption” filmi, çoğu sinema eleştirmeninden tam puan almayı başarabilen bir baş yapıt.
Filmin yönetmeni Frank Darabont, Stephen King’in bir romanını (The Woman in the Room) kısa film olarak çekerek yazara izlemesi için gönderir. King filmi izleyip çok beğenir ve Frank Darabont’a takdirini ve teşekkürünü anlatan bir mektup iletir. Böylelikle ikili arasında sağlam bir dostluk başlar.
Bir kaç yıl sonra Frank Darabont, Stephen King’i ziyaret ederek “Rita Hayworth and Shawshank Redemption” romanını sinemaya uyarlayarak yönetmek istediğinden bahsederek filmin sinema hakları için yazara 1.000 dolarlık bir çek verir.
Ve böylelikle kült filmin çekilme süreci başlamış olur.
Frank Darabont projesi için 25 Milyon Dolarlık bir bütçe planlar ancak beklenen olmaz ve yapım 35 Milyon Dolara mal olur.
En iyi film dahil 7 dalda Oscar’a aday gösterilen Esaretin Bedeli, zorlu rakiplerine geçilerek hiç bir dalda Oscar kazanamaz.
Bu bilgilerin ışığında, IMDB kullanıcılarının oylarına göre çok uzun zamandır Dünya’nın En İyi Filmleri listesinin başında yer alan Esaretin Bedelinin gizli detaylarını yakından inceleyelim.
Zarar Eden Başyapıt
1994 yılında çekilen The Shawshank Redemption filmi biraz önce belirttiğimiz gibi 35 milyon dolarlık bir bütçeye mal oldu. Ancak film sinemada 17 Milyon Dolarlık hasılat elde ederek büyük zarar etti.
Film vizyona girdikten bir gün sonra, Frank Darabont yapımcı Liz Glotzer ile birlikte Los Angeles’ın en büyük sinema salonlarından biri olan Cinerama Dome’a giderek filme bilet alır. Bunu yapmalarındaki amaç, izleyicilerin filmlerine gösterecekleri tepkileri görmekti. İkili salona girdiklerinde, 900 kişilik sinemada kendilerinden başka kimsenin olmadığını görerek büyük hayal kırıklığı yaşarlar.
Filmin değeri yıllar sonra anlaşılarak büyük kazanç sağladı. İnsanların birbirine anlatması ile kulaktan kulağa yayılan film, bu kazancını, rekor seviyelerdeki DVD satışlarına ve TV gösterimlerine borçlu.
Oyuncu Seçimi
Filmin ana karakteri Andy Dufresne için Frank Darabont’ın aklına gelen ilk isim Tom Hanks oldu. Aynı yıl çekilen Forrest Gump filminde rol alacağı için, Hanks kendisine iletilen teklifi geri çevirdi.
Yönetmen Andy rolü için “B Planı” olarak düşündüğü Kevin Costner’a teklif götürmeyi denedi ancak oyuncu Waterworld (Su Dünyası) filminin sözleşmesini imzaladığı için olumsuz cevap verdi.
Darabont bir kaç oyuncu (Nicolas Cage, Jeff Bridges, Tom Cruise, Johnny Depp, ve Charlie Sheen) ile daha görüşüp olumsuz yanıt alınca hiç aklında olmamasına rağmen rol için Tim Robbins ile anlaşma sağladı.
Roman’da anlatılan Red, aslında kırmızı saçlı bir İrlandalının hayat verdiği bir karakter. Romanı okuyup, karakteri hayal eden Darabont ‘ın aklına tek bir isim gelir. Morgan Freeman
Neyse ki Morgan Freeman o yıl başka bir filmin çekimlerine başlamadığından Red rolünde oynamayı kabul etti.
Hapishane
Filmin sahnelerinin büyük bir çoğunluğu, gerçek bir hapishane olan ve 1896 yılından 1990 yılına kadar açık kalan Ohio State Reformatory’da çekildi. Filmde yan rollerde oynayan figüranlar, özel olarak eski hükümlülerden seçildi.
Dış Ses
Frank Darabont Esaretin Bedelini çekerken hayranı olduğu Goodfellas’tan etkilendiğini gizlemedi. Filmin dış ses anlatımında ve zaman geçişlerinde Goodfellas’tan ilham aldığını cesurca belirtmişti.
Ayrıca film, Morgan Freeman’ın seslendirme yaparak anlattığı ilk film olma özelliğini taşıyor.
Genç Red
Red’in şartlı tahliye talebinin ilk ret edildiği sahnede kullanılan hükümlü resmi, Morgan Freeman’ın oğlu Alfonso Freeman’a ait.
Bu sahneden başka, Alfonso’nun filmde başka bir rolü daha var.
Filmin başında Andy ve yeni hükümlülerin otobüsten inerek hapishaneye giriş yaptığı sahnede, Genç Freeman alkışlayarak “Fresh fish! (Taze Balıklar)” repliği ile görünüyordu.
Çatı Sahnesi
Andy’nin mahkumlarla bağ kurmak için çatıdan atılma pahasına Yüzbaşı Hadley’e tavsiye verdiği meşhur sahnenin çekimlerine sabah saatlerinde başlanmış. Sahne sürekli tekrarlandığı için çekimler akşam saatlerine kadar sürmüş.
Morgan Freeman o günü şöyle anlatıyor; ” Sahne çekilirken, çatıyı onarmak için gerçek katran kullandık. Çekimler sürekli tekrarlandığı için ziftin kurumasına izin veremezdik. Bu yüzden hepimiz sanki gerçekten orada görev yapan mahkumlar gibi sürekli sıcak zifti yaymaya çalıştık. Sahne bittiğinde ise o biraları hak etmiştik. O soğuk biraları yudumlamak gerçekten harikaydı.”
Beysbol Sahnesi
Andy’nin Red ile ilk kez iletişim kurduğu sahnede, Red bir beysbol topu fırlatıyordu. Bu sahnenin çekilmesi şaşırtıcı bir biçimde tam 9 saat sürmüş. Çekim yapılırken, topu sürekli aynı şekilde atmaya özen göstermek, büyük bir acıya mal olmuş. Freeman’ın kolu gece o kadar ağrımış ki, sonraki bir kaç gün kolunu askıya aldırması gerekmiş.
Kadın Rolleri
144 dakika ile nispeten uzun süren filmde, yalnızca iki kadının repliği mevcut.
Biri; Red’in hapishaneden çıktıktan sonra çalıştığı markette ekstra poşet vermesini isteyen kadın, diğeri ise, Andy’nin kaçışından sonra başka bir şeye ihtiyacı olup olmadığını soran kibar Banka Memuru.
Andy’nin karısı filmin başında görülüyor ancak herhangi bir repliğe sahip değil.
Opera Sahnesi
Andy’nin ceza almak pahasına mahkumlara Opera dinlettiği sahne, romanda yer almıyordu. Sahnede çalan Opera parçası Mozart’ın bestelediği “Canzonetta sull’aria”. Parçanın seçimi ise Tim Robbins’e ait.
Andy müziği dinlerken müdür Warden Norton kapıyı açmasını söylüyor ve Andy gülümseyerek müziğin sesini daha da açıyor. Senaryoda olmayan bu refleks hareketi, Tim Robbins tarafından yapılan bir doğaçlamaydı. Yönetmen bu reaksiyonu o kadar beğenmiş ki, sahne bitince Robbins’i ayakta alkışlamış.
Brooks’un Kargası
Brooks’un kargasını (Jake) beslediği sahnede hayvan hakları koruyucularının tepkisini almamak için, doğal sebeplerden dolayı ölen kurtçuk kullanılmış.
Andy’nin Brooks’un yardımcısı olarak kütüphaneye geldiği sahneyi hatırlarsınız.
Bu sahnede Andy içeri gelip;
“Hey Jake Brooks nerede?” diye soruyor ve kargo öterek cevap veriyordu.
Her ne kadar sahne bir kaç saniye sürmüş olsa da, karganın cevap veriyor gibi ötmesi için sahne defalarca tekrar çekilmiş. Tim Robbins karganın hangi durumlarda öttüğünü öğrenmiş.
Sahneyi tekrar izleme şansınız olur ise, bu sahnede Andy’nin soru sorduktan sonra kaş ve göz hareketi yaparak kuşun ötmesini sağladığını görebilirsiniz.
Brooks’un Hikayesi
Yönetmenin en sevdiği karakter oyuncusu olan James Whitmore, Brooks rolü için özel olarak seçilmiş.
Filmin uyarlandığı orijinal romanda Brooks’un hapishaneden çıkması tek bir paragraf ile anlatılmışken, yönetmen Frank Darabont karakteri izleyiciye daha iyi anlatmak için, masalsı bir mektup eşliğinde, karakterin tahliye sonrası hikayesini aktarmak istemiş.
Filmde hiç bahsedilmese de, romanda Brooks’un mahkumiyet sebebi olarak, bir kadını ve kızını öldürmesi olarak aktarılıyor.
Tommy Rölü
Filme sonradan giren ancak filmin hikaye çizgisini değiştiren Tommy karakteri için ilk olarak Brad Pitt düşünülmüş. Ancak Pitt, karakterin çok kısa bir rolü olduğu için teklifi geri çevirmiş.
Ünlü Kaçış Tüneli
Andy Dufresne’nin hapishaneden kaçışını gerçekleştirdiği meşhur tünele; su, talaş ve çikolata şurubu ile harmanlanmış bir karışım sürülerek, izleyicinin iğrenç bir tünel içi görüntüsü görmesi istenmiş. Tünelin sonunda atık su görüntüsü vermesi için, yüzlerce litrelik çikolata şurubu kullanılmış.
Yazdığı romanların sinema uyarlamasını çok zor beğenen Stephen King filmi izleyince çok beğenmiş. Tek eleştirdiği sahne ise tünelin yuvarlak olması olmuş.
Posterlerin Gizemi
Andy kazdığı tüneli gizlemek için Rita Hayworth, Marilyn Monroe ve Raquel Welch’in posterlerini kullanmıştı. Rita Hayworth isminin romanda da adı geçmesinin nedeni, kaçış yolunu bulduğu sahnede duvarında asılı olan posterin Hayworth’a ait olmasıydı.
Posterin üzerinde duvara kazınmış olan MOTHER yazısı altında gizli bir mesaj barındırıyor. Andy’nin özgür kalması ikinci doğumu olarak kurgulanarak, rahimden çıkmak olarak değil posterin altında yer alan tünelden kaçarak rahime geri dönmek manasında alt metni aktarılmıştı.
İncil’in Gizemi
Andy’nin kaçışını gerçekleştirdiği tüneli kazmak için yıllarca kullandığı taş oyma çekicini sakladığı İncil’de yine gizli bir mesaj yatıyor.
Müdür İncil’i açtığında kameraya şu görüntü geliyor.
Çekici saklamak için kitabın sayfalarının kesildiği ilk kısım, İncil’in EXODUS bölümünden başlıyor. EXODUS “Kaçmak, ayrılmak, terk etmek” anlamına geliyor.
Film başında Müdür’ün Andy ile tanışma bahanesi ile hücresini arattığı sahnede, İncil’i eline alıp “Kurtuluş bunun içinde” demesi de güzel bir göndermeydi.
Altın Kayalar
Red hapishaneden çıktıktan sonra Andy’nin kendisine anlattığı ağacı bulur ve kayaların altında saklı bir mektup arar.
Bu sahnede kullanılan taşların filizlenmesi ve doğal görünmesi için, filmin sanat ekibi özel olarak aylar öncesinden sahnenin dekorunu hazırlamış. Film ünlü olduktan sonra arazinin sahibi çiftçi bu taşları E-Bay’de tek tek satmış.
İstenmeyen Son
Yönetmen Frank Darabont, taşların altında Andy’nin yazdığı mektubu bulan Red’in mektubu okuması ile filmi bitirmek ister. Yapımcı şirket bu sona karşı çıkarak, iki arkadaşın Meksika’da tekrar bir araya gelmesinde ısrar edince Darabont istemeyerek de olsa filmi böyle bitirir.
Kamera Arkası
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Gelmiş Geçmiş En İyi Türk Filmleri
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin
Facebook | Instagram | YouTube